3 Aralık 2013 Salı



Nuri Bilge Ceylan'ın ilk filmidir Kasaba. Koza kısa filminden sonradır. 

Sonra mayıs sıkıntısı, sonra uzak, iklimler, üç maymun, bir zamanlar Anadolu'da..

Kasaba, Nuri Bilge ile karşılaştırır seni. Sana katar. 

Sınıfta geçen "O" sahne, en sevdiğin film sahneleri listene girer. 


2 Aralık 2013 Pazartesi

Evvel zaman içinde,

 Bir vardı...

            Bir de yoktu...

                           Jonathan Livingston'a, Zeze'ye, Küçük prense...


Masal dinleyerek büyümek, efsunlanmak gibi bir şey. O tılsım işler içine. 

Tanrının bana gökten üç elma düşürdüğü günlerde; yalnızlık & yabanlık & harablık

Üçünün harmanlandığı zamanı, kötü gün yönetimini tekbaşıma üstlenemeyeceğimi düşünüp profesyonel yardım almak doğru geldi. Ciddi bir araştırmadan sonra mesleğinde başarılı iyi bir terapist bulup randevu aldım. Karşısına oturduğumda kısa bir özet geçip, kötü gün yönetimi ve yoluma beden&ruh sağlığımla devam edebilmek için destek almak istedim. Bir yol tarifi..

 İlk seanstan çıktığımda kendi adımlarımın daha sağlam olduğunu farkettim. Ben bulunduğum yerden öne adım atmak isterken, o geriye bakmak oralarda biraz kalmak orda günler seanslar geçirmek isteyince ilk seansta bitirip kendi elimi kendim tutmaya, kendi yol tarifimi kendim aramaya koyuldum. 

Ve yaptığım ilk iş kendime masal kitapları almak oldu. Yky den güz masalları & yaz masalları & kış masalları & hergüne bir masal & mumuklar & yalvaç ural mırname & ağaç zamanı vs...

Kendimi o masum dünyanın kollarına bıraktım. Okuduğum masallar içimi yıkadı. Ruhumu yıkadı. 

Sokağın ışıkları yandığında, pencereler sarı ışık rengi aldığında ve evlerde sofra vakti geldiğinde yalnızlığın koyulaşma zamanıdır. Vakit o vakitken evden kendini sokağın kimyasına atmak, ağzında hüznün tadıyla yürümek..yürümek..

Sokak ıssız gelmeye başlayıpta kendini bir sığınağa atar gibi evine girdiğinde bir masal alır seni içine. 

Bilirim masal bir çocuk için hayalgücüdür. Şefkattir. Renkli bir dünyadır. Binbir çeşit kahramanın olduğu büyülü bir dünyadır. 

Büyükler için masal, içinde bulunduğu kirli dünyadan sığındığı masum bir sundurmadır. 


Masal masal içinde, masal senin içinde...

Semra..



30 Kasım 2013 Cumartesi


Bizi yaşadığımız eve götüren sokak, hikayemizin kapak fotoğrafıdır..

Kentin koridorlarıdır sokak. İstanbul'da ıhlamur kokusudur. İzmir'de limon. Çocukluğumuzu tırmandığımız yokuşdur..ilk gençliğimizin denize inen yosunlu basamakları.

Beyoğlunda oğlan çocukların soluğudur, Moda'da bozacının çıngırağı. Selim İleri'nin satırlarında gülibrişim ağaçlarıdır sokak. Ehram yokuşudur, bir şairin adıyla adımlanandır. Köşeyi dönüncedir. Erguvandır. Sarı mimozadır. Kocaman duvarların arasındaki gülbahçelerini gizleyen daracık koridorlardır. Işığı yere bakan sarı lambadır ıslağına yansıyan. Fotoğrafladığında kadraja kedi figürüdür sokak. 

Hayatımızın platosudur sokak. Aralarından gelinciklerin fışkırdığı parke taşlardır eskilerden. Adada ucunda deniz görünen dik yokuştur hanımeli kokan.  Dondurmacının limonlusudur, gevrekçi oğlan çocuğun olmamış sesi..

Çocukluğumuza, ilk gençliğimize götüren belleğimizin ayak izidir sokak..

Semra Kasım 2013

29 Kasım 2013 Cuma

Blog açmak bireysellikten hasıl oldu sanırım. 

Ara Güler'in bir fotoğrafı vardır. Bir pencere önünde Yaşar Kemal. Seyredalmıştır hayatı. Kızılderelilerin gidişat döngü dediklerini. Telvini. 

İşte böyle bir penceredir "lavanda"

Seyreedalınmıştır gidişat..

Alt başlık hayattan..Semra'dan..

Yani sinemadan en çok. Başyapıtlardan. 

Kitap kokusundan..

Kalemin kağıda, parmağın harfe dokunuşundan..

Sardunyadan, küpeliden..

Abajurdan, dresuardan..

Artun Ünsal'ın "süt uyuyunca" sından..

Zeytinyağından, egeden, turpotundan, şevketibostandan..

Nuri Bilge Ceylan'dan..

Makarnadan..

Ritüellerden..

Ezginin Günlüğü'nden, incesazdan, Hüsnü Arkan'dan..

Kıştan, güzden..

Karşıyaka'dan, Tuzla'dan..

Semra'dan...

Lavanda

Koku, belleğin sihirli sandığının anahtarıdır. Bellek kokuyla oynar bazen gölge oyununu..

Semra..